Yokluğuna kanayan her gecede..
benden ömür uzaklıktaki yüreğinden kurak toprağa düşen cümlelerin ölüme mevzilenmiş namlusunda kanattım hasretini…
Sen kirpiklerini gökyüzünün ince dallarında uyuturken, ayrılıklara yataklık eden bir eşkıya gibi kelimelerin namlusunda ağlattım içimdeki cocuğun gözbebeklerini …
Sen benden uzaklarda susmaları oynarken ben sensizliği anlatan intihar mektuplarının harflerinde susturdum yokluğunun pas tutmuş çığlıklarını..
Seni sevmenin bedeli ölümle onurlandırılmışsa sevgili; gülüşlerim kefenim, saçların darağacım olsun
Çünkü ben; ayrılık şarkılarının notalarına yaslanıp uzaklarda yarınlarım için vuslat cicekleri toplayan kadının dudaklarından söylenmiş son mutluluk cümlesiyim..
Unutma sevgili ; benden bir ömür uzaklığa gitsen de, ben hala ilk gün ki gibi seviyorum seni…
Sesini duymasam da varlığına yaslanıp dualarıma ekliyorum ıslak gözyaşlarımı…
Tozlanmış hatıralarımı gözlerimin önüne getirip getirip yüreğinle bana gülümsediğin hallerini anımsıyorum…
Lakin gittiğin günden beri her yağmurda hüzünler üşüşüyor bedenime…
Ne zaman yağmurun bulutlarla dansına tanıklık etsem; kanla yıkanmış yaşlarım düşüyor kuru toprağın ince dudaklarına.. Yaşıma,başıma aldırmadan delicesine ağlıyorum gözlerimde nem, yüreğimde sensizlik ile..
Biliyorum ki; gözlerimden her akan yaş, bana haram gülüşlerine dua oluyordur..
Kirpiklerimden akan her nem, senin yazgına senin acılarına kefaret ödüyordur umarım..
Ve geleceğini bilsem; umuda gebe sabahlara kurşun sıkardım..
Ölmeden önce gözlerini göreceğimi bilsem; dağlarını sırtlanıp tuz basardım kanayan sancılarıma..
Ah gülüm, ah hicrana gelin ettiğim yarim.. Soğuk kış gecesi kanlı gözyaşlarınla yıkadığın duvarlara yaslanıp beni ararsan avuç içlerinde, bulamazsın beni. Çünkü ben; sözün bittiği yerde ” yüreğindeyim…
İsmail Sarıgene / 3/1/2007