MÜSLÜMANA DÜŞEN YALNIZCA TEBLİĞDİR
İslam’da tebliğ önemli bir ibadettir. Her Müslüman
tebliğ yapmakla sorumludur.
Tebliğin nasıl yapılması gerektiğini Kuran’dan
öğreniriz. Peygamberlerin tebliğ yöntemleri bizim için en güzel örnektir.
Allah, Peygamberlere insanları dine çağırırken
güzel sözle öğüt vermelerini bildirmiştir.
Rabbinin
yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele
et.(Nahl Suresi (16/125)
Hiçbir
peygamber dini tebliğ ederken zor ve baskı uygulamamış, en akılcı yöntemlerle
insanları Allah’ın yoluna davet etmişlerdir.
**
Hz.
İbrahim
Hz.
İbrahim kavmine putlara tapmanın ne kadar büyük bir sapkınlık ve akılsızlık
olduğunu en etkili yöntem ve örneklerle anlatmış ve insanları Allah’a iman
etmeye davet etmiştir. Kavmine Allah’ı anlatırken onların vicdanlarını harekete
geçirecek, onları düşündürecek yöntemler izleyen Hz. İbrahim, onlara sorular
sorarak düşünmelerini sağlamış, böylece içinde bulundukları sapkınlığı
kendilerine göstermiştir. Taptıkları sahte ilahların şuursuz birer tahta ve taş
parçasından ibaret olduğunu anlamalarını sağlamıştır.
Böylece
o (Hz.
İbrahim), yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki
ona başvururlar diye.
Dediler
ki: “Ey İbrahim, bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?”
“Hayır”
dedi. “Bu yapmıştır, bu onların büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa, siz
onlara soruverin.”
Bunun
üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; “Gerçek şu ki, zalim olanlar
sizlersiniz (biziz)” dediler.
Sonra,
yine tepeleri üstüne ters döndüler: “Andolsun, bunların
konuşamayacaklarını sen de bilmektesin.”(Enbiya Suresi 62-65)
Hz.
Süleyman
Hz.
Süleyman “Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir
mülkü bana armağan et. Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin.” (Sad
Suresi, 35) duasıyla sahip olduğu zenginlikleri, Allah’ın bildirdiği İslam
ahlakını dünya üzerinde yaymak için en güzel şekilde kullanmıştır.. Kudüs’te
bulunan Hz. Süleyman’ın sarayı yeryüzündeki en ihtişamlı ve görkemli
yapıtlardan bir tanesiydi.
“…Gerçekten
ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim…” (Sad Suresi,
32)
Hz. Süleyman fethettiği ülkelerde yaşayan insanları Allah’a iman etmeye ve
teslim olmaya davet etmiştir. Sebe Ülkesi’ne gönderdiği İslam ahlakına davet
mektubu bu konuda çok önemli bir delildir. Hz. Süleyman’ın aklı, ilmi ve sanatı
karşısında çok etkilenen Sebe Melikesi Allah’a iman etmiştir. Bu durum Kuran’da
şöyle bildirilmiştir:
“Ona: “Köşke gir” denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini
çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman:) Dedi ki: “Gerçekte bu, saydam camdan olma
düzeltilmiş bir köşk-zemindir.” Dedi ki: “Rabbim, gerçekten ben kendime
zulmettim; (artık) ben Süleyman’la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim
oldum.””(Neml Suresi, 44)
**
Bugüne
dönersek bizler de peygamberlerin uyguladığı akılcı yöntemleri örnek almalı,
İslam’ın hayrına olacak şekilde tebliğ yapmalıyız. Bunun için öncelikle Kuran’ı
okumalı ve hurafelerden arınmış gerçek dini çok iyi kavramalıyız.
Televizyonlarda
ve internet ortamında yobaz zihniyetin dine
verdiği zarar ortadadır. Dinimizde yeri olmayan uygulamaları din olarak kabul
eden ve insanlara zorla dayatmaya çalışan bu insanlar, Allah’ın bizler için
kolaylaştırdığı İslam’ı yaşanması imkânsız hale sokmakla kalmıyor,
sergiledikleri düşmanca tavırlarla insanları dinden uzaklaştırıyorlar.
Allah’tan
bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli
olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi… (Ali İmran Suresi, 159)
İnsanları
açık-kapalı, zengin-fakir, Hıristiyan-Musevi, kadın-erkek demeden İslam’a davet
etmeli, bunu yaparken de kötü sözden ve üsluplardan uzak durmalıyız. Kimse
kimsenin dini ve inancı hakkında hüküm verme yetkisine sahip değildir. Kimse
kimseyi kapalı olmadığı için, ibadetlerini yerine getirmediği için de yargılama
hakkına sahip değildir. Herkes kendi amellerinden sorumludur. Müslüman’a düşen yalnızca tebliğdir.
Fakat
onlar yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca apaçık bir tebliğdir. (Nahl Suresi,
82)