Profil fotoğrafı

Murathan MUNGAN

  • Üye Katılımı Açık
  • 3 yıl 4 ay önce
  • 7

    Yanıtlar

  • 7

    Üyeler

MANŞET

Şiir Name Şairler Murathan MUNGAN MANŞET

Bu konu içeriyor 0 sesler ve sahip 0 yanıt.
0 sesler
0 yanıt
  • Yazar
    Yanıtlar
  • #100012443
    likevoyager
    Katılımcı

    Hayatıma manşet istiyorum.

    Birkaç manşete ihtiyacım var, günler tekdüze

    Karton filmlerden yapılma bütün serüvenlerin

    içinden geçtiğimiz karanlık tünel bizim olmayan gündelik

    Büyük bir köy artık bana tanınan, dünya!

    ölüm tek ticaretin

    Biz söyleriz başkalarına kalır kelimeler

    sanal gerçeklikler için vurguna inmiş manşet

    Gözlerimize attıkları bandın sakladığı karanlık

    kimsenin ofsetinde kazınmıyor yalan sarmal grafik

    kendine çevriniyor

    Biz söyleriz başkalarına kalır kelimeler

    Rekabetten başka yapacak bir şey bırakmıyorlar bize

    Şerefin, haysiyetin, adaletin ve ümidin

    eski moda öyküsüne bir biletim var, alıp cezalı bir biletle

    değiştiriyorlar. Sesim hiçbir metinde tanınmayacak böyle

    giderse.

    Aşık olmak istiyorum.

    Kendileri koyuyorlar kuralları. Naklen yayınlamak

    istiyorlar bütün duygularımı. Güzel pişmanlıklar yaşamak

    istiyorum, bırakmıyorlar, sterilize ediyorlar hemen yaşadığım

    her anı. Hilesiz kuşlar bile kartpostallarda tuzağa düşürülüyor,

    Tebrik ediliyor; poz verdiriliyor kanatlarına.

    Pozdan putlar yaratılıyor her yanda, afişlerde, ekranlarda,

    vitrinlerde, sokak pozlara tapmaya zorlanıyor insanlar.

    Zorlandıklarını hiç anlamıyorlar.

    Her yerde bela var. Olmayacak yerlerde üşüyorum.

    Çarşaflarımı denetliyorlar ben yokken. Pencereme konan kuşları

    takibe alıyorlar. Tek kişilik bir içbükey zaman bile

    bırakmıyorlar bana.

    Çıkmasam odam gömleğim oluyor. Çıkmasam sokaklar tundra.

    Aynaya bile şebekemi gösteriyorum.

    Bakın kimseyi dövmek istemiyorum. Aktör de olmak

    istemiyorum. Vücuduma ve ruhuma muhtacım. Rahat

    bırakmıyorlar. Yerimi bilmeliyim gitmeden önce. İzmarit olmak

    istemiyorum. Gençken ve yeniyken bir şeyler denemeliyim. Önce

    bir manşet bulmalıyım kendime, her şeye bir manşetten

    başlamalıyım.

    O zamanları anlatmak istiyorum.

    Zamanı öğrenmeye çalışırken yitirdiğimiz zamanları.

    Ölümden anlayan bir yanımız vardı gene de

    Sesimiz açılırdı. Uyurken korkardık. Sıçrardık uyku

    arasında ya da birinin elini tutardık

    Gecenin koyu kibrinde gölgelense de erden masumiyetimiz

    gelip geçerdik her şeyin yanı başından

    derinleşmekti en büyük tehlike

    Bağışlanırdık. Gençtik. Gençlik kaba cephane.

    hiçbir şeyin içimize fazla işlemesine izin vermezdik

    kahkahayla baş etmeye çalışırdık gözümüzle göremediğimiz

    her şeyle, ölesiye korkardık

    kendi içimizden tanımadığımız biri çıkacak diye günün

    birinde

    anonim bakış için rehin verdiğiniz gözler

    önünde

    geçip giden yazıp duran söyleyip eyleyen

    ben değilim

    duru suyun arı mantığın dingin optiğin

    önünde

    görülmek görünmek gözükmek isterim

    çok mu zor çok mu olanaksız bilmek isterim

    karşı durduğum şeyler vardır hayatta

    manifestoya varmadan daha kısa mesafelerde

    çözgüsü atkıya daha kolay dolanabilecek bir dolu yol

    derin çözümsüzlükte

    adı konmamış gizli bir sözleşme saklı madde

    imha ve imla

    ne çöllerde yiten geç dönemin mecnunları

    ne teneke kutularda biriktirdiğim madeni paralar

    en büyük günahımı işlemedim daha

    elementlerin minimal kullanımı

    daha yolun başındayım, yakında

    şimdiki zaman yalnızca çarşı

    pop ve popcorn zulmün bütün ayları

    iki bin yıllık kadim şehirlerde işkenceciler emniyet

    müdürü, katiller vali, Bağdat naklen bombalanıyor tarih ekrana

    çıkıyor, şifreli çantalarda taşınıyor parçalanmış haritalar, zulme

    çalışıyor devletin ve sermayenin bütün kanalları, polisler

    gazeteci, sarı kartlı muhbirler, satılık şeref koltukları,

    eski bir alınlık: Geçmişi anlamayan onu bir daha yaşamak

    zorundadır

    hem ortadoğudayız hem viyana kapılarında

    kuşe bir gravürde dağılıyor kimlikler değerler özsu; katil

    hep başkası çıkıyor kara piyasada kapalı iktisat

    her yıl geriye çalışıyor infilaka kadar körlük

    infilaka kadar kötülük

    herkes birbirine düşman olursa sistem mümkün oluyor ve

    buna, hayat işte, deniyor

    şairler biliyor sonuna geliyoruz büyük duvara

    herkes bir manşet bulmalı parçalandığı fragmanlara

    bugünlerden bir gün çıkacaksak eğer, çıkılacaksa,

    gömdüğümüz şeyler olmalı bugünlere, bir gün başka gözler

    bugünleri yeniden okuduğunda bizi görsünler diye, birkaç

    manşetlik kaba cephane

    ne yalnızca siper ne barikatta verdiğimiz ölüler

    şiir gizimizi herkesin gözleri önünde kaçırır geleceğe

    kolay kirlenmeyecek mecralar deltalara vurur akıntısı

    çıkarız çıkmalıyız acemi şiirler büyür başkalarının okuduğu

    olduğu yerde

    bizi de oldurur derin teorisiyle

    tekin olmayan şiirlerin kotuma altına aldığı yarınlar

    saklar kendi çocuklarını da

    eski ve kara bir şarkı yineler kendini başkalarının

    kaderlerinde:

    “kendini ele verdiğin yerde

    başkasına ihanet etmiş olursun

    yapma n’olursun!

    bizi almazken bizim kurduğumuz şehirler

    biz söyleriz başkalarına kalır kelimeler

    varsın olsun sen gene de

    yapma n’olursun!”

    yarım bırakılmış bir fragman gibi,

    parçalanmışlığın sunduğu acemilikler gibi

    mükemmel olmaktan özellikle kaçınmış şiirler gibi

    söylenebilecek binlerce sözden yalnızca birkaçı gibi

    kirletilmiş kayıtsızlığın her vahşeti mümkün kıldığı bir

    dünyada

    hayatımızın başına çekin kendi manşetinizi

Konu etiketleri

Bu şiire yanıt yazmak için giriş yapmalısınız.