Leonardo DiCaprio bu yapımda, çok yetenekli bir hırsız olan “Dom Cobb ” ile karşımızda. Uzmanlık alanı, zihnin en karanlık ve savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır. Cobb’un bu nadir insanlarda görülebilecek yeteneği, bu ender rastgelinebilecek mahareti, onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak yapmış ve sevdiği herşeye malolmuştur. Cobb’a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Ona hayatını geri verebilecek son bir iş; tabi eğer imkansız ‘başlangıç’ı tamamlayabilirse. Mükemmel soygun yerine, Cobb ve takımındaki profesyoneller bu sefer tam tersini yapmak zorundadır; görevleri bir fikri çalmak değil onu yerleştirmektir. Eğer başarırlarsa, mükemmel suç bu olacaktır.
Son yılların en orjınallikten yoksun yaz blockbuster sezonunun ortasında vizyona giren Başlangıç, sinema denen sanatın ne kadar sınırsız, ne kadar yaratıcı, ne kadar özgün, ne kadar evrensel, ne kadar hayret uyandırıcı, ne kadar fikir dolu, ne kadar eğlenceli… Kusura bakmayın, sözlüğümde bu modern şaheseri tasvir edebilmem için kullanabileceğim kelimelerin ardı arkası kesilmiyor, o yüzden size sadece şu yorumda bulunursam sanırım yeterli olacaktır: Başlangıç, Christopher Nolan’ın heybetli kariyerinin şu ana kadarki en başarılı ve teknik ile anlatım bakımından en mükemmel filmi olmakla kalmıyor, bundan yıllar sonra halen hakkında tartışılacak muazzam bir düşünsel labirent yaratıyor.Nolan, hikayesel labirentler yaratmaktan haz alan, senaryosunu ilerlettikçe karmaşıklaştıran, fakat bu yolda hiçbir zaman odağını kaybetmeyen bir usta kafa karıştırıcı. Nolan’ın prodüksiyon şirketi Syncopy’ni…