TARİHİ ESERLERİMİZ KAÇIRILIYOR
Tarihi eser kaçakçılığı gün geçtikçe artıyor.Tarihi eserlerimizin çoğu kaçırıldı ve kaçırılmaya
da devem ediyor.Tariih eser kaçakçılığı artıyor.Bu artışın sebebi ne olabilir?İşte sizlere acı
gerçekler.
TARİHİ ESER KAÇAKÇILIĞININ SEBEPLERİ
Dünya’da uyuşturu ve silahtan sonra en büyük üçüncü illegal pazarı tariih eser ve antika
kaçakçılığın oluşturduğu belirtiliyor.Yani milyarlarca dolarlık bir pazardan söz ediliyor.Türkiye
tarihi eser kaçakçılığından en büyük zararı gören ülkelerden biri.Tarihi eser kaçakçılığının
artışının sebepleri olarak, “kültür varlığını koruma bilincinin eksikliği, var olan yasaların
caydırıcılıktan uzak olması gibi faktörşler sıralanıyor.
YURT DIŞINA KAÇIRILAN TARİHİ ESERLER
ALMANYA
Boğazköy Sfenksi
Bergama-Zeus Sunağı
Aphrodisias-İhtiyar Balıkçı Heykeli
Konya-Beyhekim Camii Mihrabı
Hacı İbrahim Veli Türbesi
Troya eserleri
RUSYA
Troya eserleri.
AVUSTURYA
Suben sınır kapısında ele geçirilen eserler
Üçlü Hekate Heykeli
ABD
Herakles heykeli,
Kumluca eserleri.
DANİMARKA
Diyarbakır Müzesi Sfenks figürini
Akşehir Seydi Mahmut Hayrani Türbesine ait sanduka
Cizre Ulu Camii kapı tokmağı
Nuru Osmaniye Kütüphanesi Kur-anı Kerim yaprakları
İTALYA
İtalya Interpolünce ele geçirilen yazıt.
FRANSA
Lidya eserleri.
ALMANYAYA YA KAÇIRILAN TARİHİ ESERLER
ZEUS TAPINAĞI
Şehrin ana kutsal alanı olan Zeus tapınağının yapılabilmesi için, Anadolunun erken evrelerine
ait tabakaların ortadan kaldırılmış olduğu, son kazılarda ortaya çıkmıştır. Tapınak avlusunun
seviyesinde, hemen altında Erken Bronz Çağı II’ye (M.Ö. 2800-2500) tarihlendirilen keramik
parçaları ele geçmiştir. Ortadan kaldırılan tabakaların molozları tapınak alanının tekrar
dolgusu sırasında kullanılmış olmalıdır. Tapınağın yapımına M.S. 2. yüzyılın 2. çeyreğinde
başlanmıştır. Yapımı için gerekli harcamalar, olasılıkla geniş tapınak arazilerinin icara
verilmesiyle sağlanmıştır. Toprağı kiralayanlar uzun yıllar para ödememekte direndiler.
Ancak İmparator Hadrian’ın kararıyla paralar ödenince tapınağın inşaasına başlanabildi.
İmparator ile kent arasında bu konuyla ilgili yazışmalar Aizanoi için o kadar önemliydi ki,
tapınağın ön galerisinin (pronaos) kuzey tarafında özel olarak bu yazıta hazırlanmış olan
yerinde bugün dahi bulunmaktadır. Aynı duvarın dış tarafında da uzun yazıtlar vardır.
Burada, köprünün yazıtından bildiğimiz M. Apuleius Eurykles’ten söz edilmektedir. Yazıt, Eurykles’in
erdemlerinden ve kent için yaptığı işlerden övgü ile bahsetmektedir. Tapınağın yazıtlarının ve
kesme taşlarının üzerinde savaş sahnelerini, atlıları ve atları gösteren çizimler vardır. Bu
çizimler, 13. yüzyılda tapınağın etrafındaki surlarda korunak arayan Çavdarlar’ın
yaşamlarından sahneler göstermektedir. Peristasiste kısa yanların her birinde 8, uzun yanlarda
15’er İon sütunu yer alır. Sütunlarla iç mekanlar (pronaos, cella ve opisthodomos) arasındaki uzaklık,
sütunlar arasındakinden iki defa daha geniştir; böylece burada pseudodipteros planlı bir
tapınak uygulanmış olmaktadır. 53 x 35 m. ölçülerindeki podyum üzerine yapılmış olan
tapınak ile tonozlarla örtülü büyük bir alt yapının birleşimi, Anadolu’daki Roma mimarlık
sanatında pek alışılmamış bir durumdur ve tam bir benzerine rastlanmamıştır. Cella,
opisthodomos ve pronaosu bütünüyle kaplayan alanın altındaki alt yapının daha önceki
araştırmalarda Aizanoi’de Meter Steunene adıyla tapınılan Anadolu’nun Tanrıça Kybele’sinin kült yeri
olduğu düşünülmektedir. Tapınağın kuzeybatı alınlığında orta akroterde bir kadın büstünün
bulunması, tapınağın yalnız tanrıların babası Zeus’a değil, aynı zamanda Tanrıça Kybele’ye de
adanmış olduğunu gösterir. Son araştırmalar ise tapınağın çift tanrıya, hem Zeus hem de
Kybele’ye adanmış olamayacağını ortaya koymuştur. Etki uyandıran alt yapı ise belki de
kehanet yeri veya tapınağın deposu işlevini görüyordu. Kadın büstü biçimli akroter, tapınağın
önünde, buluntu yerine yakın bir yere konmuştur.
DANİMARKAYA KAÇIRILAN ESERLER
Seydi Mahmut Hayrani Türbesi Sandukası
Seydi Mahmut Hayrani 1268 yılında vefat ettikten sonra onun anısına bir türbe yapılmıştır.
Bu türbede bulunan Seydi Mahmutun sandukası İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesinde
193 numarada kayıtlıdır. Ceviz ağacından yapılmış, devrinin en güzel sanat eseridir.
Üzerindeki işlemeler devrinin sanat özelliğini yansıtır. 2 metre boyundaki sandukanın
üzerinde dört tane kitabe bulunmaktadır. Bu gün Danimarkanın Kopenhag şehrindeki Davids
Samling Müzesinde sergilenmektedir.
Cizre Ulu Cami Kapı Tokmağı
639 yılında kiliseden camiye çevrilen Cizre Ulu Camii çeşitli dönemlerde yenilenmiştir. 1156
yılında inşa edilen dörtgen minarenin üzerindeki firuze kaplamalar dökülmüş durumdadır.
Yapının kapısı üzerinde, insan ve hayvan motiflerinin bir arada tasvir edildiği kapı tokmakları
Danimarka Kopenhag Müzesinde sergilenmektedir. Bu kapı tokmağı tunçtan olmakla
kalmıyor üzerinde Cizre ejderleri bulunuyor Sfenks ejderler, badem gözlü sivri kulaklı kanatlı
yaratıklara benzetilmiş ve birbirlerinin kanatlarını ısırır şekilde yapılmışlardır
Diyarbakır Müzesinden Kaçırılan Sfenks Figürini
Diyarbakır Müzesinden çalınan sfenks figürininin envanterlerine 1978 tarihinde geçtiğine
dikkatimizi çekmişlerdir. Diyarbakır müzesi Raporlarında sfenksin çalıntı tarihi 1979 Aralık
Ayı olarak bildirilmiştir. Ancak, 1958 yılında Müze envanterlerine kaydedilen sfenksin, 1964
yılında Prof. Dr. Şerare Yetkin, 1965 yılında Dr.Eva Baer, 1968 yılında Prof.Dr. Nejat
Diyarbekirli, 1978 yılında Prof.Dr. Ülker Erginsoy ve daha birkaç kişi tarafından
yayımlanmıştır. Ayrıca fotoğraflarından yapılan incelemede Koleksiyondaki Sfenksin
Diyarbakır Müzesinden çalınan sfenks olduğuna hiç şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle
Diyarbakır Müzesi kayıtlarından sfenksin çalıntı tarihinin yeniden incelenmesi gerekmektedir.
İstanbul Nuru Osmaniye Kütüphanesi Kuran Yaprakları
11 ekim 2001 tarihinde yapılan Davids Samlind Müzesi toplantısında Sfenks figürininden
ayrı olarak İstanbul Nur-u Osmaniye Yazma yaprakları bulunmuştur. Müzenin 27 envanter
numarasına kayıtlı el yazma Kuran-ı Kerime ait 1001 yılında Sothbeys de satışa çıkarılmış
ve Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla satışı durdurulmuştur. Eserler Kütüphanesi kuran
AVUSTURYAYA KAÇIRILAN ESERLER
Avusturyanın Doretheum kentinde 1997 yılında müzayedede satışa sunulan Üçlü Hekate
Heykelinin,Adananın Ceyhan ilçesinde bulunan Sirkeli Höyükten çalındığı yönündeki
Büyükelçilik ihbarı üzerine yapılan çalışmalar sonucu heykelin satışı durduruldu.
Eserin Türkiyeden kaçırıldığının ispatlanması ve iadesinin sağlanması için Ankara Anadolu
Medeniyetleri ve Adana müzeleri ile Ankara Üniversitesinden konuya ilişkin alınan
rapor,Viyana Kültür Müşavirliği aracılığı ile Avusturya makamlarına iletildi.Eserin geri
alınması için açılan dava devam ediyor.
Avusturyanın Suben Sınır Kapısında 1999 yılında ele geçirilen eserleri yerinde incelemek
üzere İstanbul Arkeoloji Müzeleri ile Türk ve İslam Eserleri Müzesinden 2 uzman
Avusturyada görevlendirildi.
Uzmanların hazırladığı rapora göre,eserlerin çoğunluğunun Anadolu kökenli olduğu
anlaşıldı.İadeyle ilişkin belgeler,Adalet Bakanlığınca Avusturya makamlarına iletildi.Kültür
Müşaviri Meral ÇERÇİ,taptığı araştırmada,Hekate Heykelinin 46 cm. boyunda
olduğunu,heykelin kaidesi üzerinde bulunan üç satırlık yazıtın ilk satırında verilen 164.yıl
sayısına göre bu eserin M.Ö.67 yılında başlayan Mopsuhesta(Misis)antik kenti yerel takvimine
göre M.S.97 yılına tarihlendiğini saptadığını söyledi.
İNGİLTEREYE KAÇIRILAN ESERLER
Hacı Bayram Veli Şamdanı
Hacı Bayram Velînin vefatından sonra, bronz üzerine gümüş işlemeli bir şamdan yaptırarak,
üzerine de kitâbesini kazıtarak Hacı Bayram Türbesine vakfetmiştir. Söz konusu şamdan 28
Nisan 1994 tarihinde Londrada Sothebys Müzayede evinde bir milyon Sterlin, o tarihlerde
1011 milyar TL, fiyatla açık arttırmaya çıkarılmıştır.
Have your say!